İçimden içimden şöyle bir Sertap Erener çalıyordu...Ah şişede lâl, hem de ay hilâl..Bir daha da görmedim öyle yazı...
Eve yeni geldiğim ve bardak yıkadığım düşünülürse aslında olası bir şarkıydı; ama sonra niye bu şarkıyı söylüyorum ki diye düşünmeye başlayınca içimden şarkı gitti.
Bulaşık yıkamanın içinde ritmik bir hava olduğundan mı, bizi daha bir kendi kendimize bıraktığından mı bilmiyorum ama bulaşık yıkarken şarkı söylemeyi seven bir kitle olduğu kesin.
Şarkı geri gelmeyince anılar geldi..Ne zamandır hiç aklıma gelmeyen anılar.Unuttuğumu unutacağım yerdeydiler. Onların geldiğini de fark etmek biraz zaman aldı ama o an irkildim, belki de bu şarkılar o anılar gelmesin diye geliyorlardı. Sakin bir iş, ortalama ne yaptığını biliyorsun, su sesi, ritmik bir hava..Belki de bünyenin kendince bastırmaya çalıştığı şeyler için bir başka şeyi yerine koymasıydı. Belki de o şarkıların o unuttuğumuzu unuttuğumuz anılarla bir ilgisi vardı.
Acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder