17 Haziran 2021 Perşembe

Defter

 


Kapkara kaplı bir defter

Acısını ben bilirim

Sayfalarında adın nasıl meşhur….


Youtube’da çok tutan bir yorum vardır: çok güzel şarkı yapmışsın, Allah belamı verirken dinliyorum.

Şimdi ben de bu şarkının yazısını belamı bulmuşken yazıyorum.


Bu kapkara defter: aşkın tarifinin yazılı olduğu defter.

İçinde kesin yazılacak şeyler:

gerilim ve çekim

hayranlık

Ve engel.

İşte bu üçü hep şart olmuş.


Romeo ve Juliet’te düşman aileler

Kerem ile Aslı’da düğmelere kadar her şey

Yeşilçam filmlerinde fakirlik ve zenginlik


Bazen sırlar olmuş, bazen başka biri, bazen delinecek dağlar, bazen aşılacak mesafeler…


Bir defterde kadın Elfmiş, oğlan ölümlü: başka bir defterde oğlan başlık parasını denkleştirmek için şehre çalışmaya gitmiş…

Ama bu engel, bu aşılacak şey olmadan aşk defteri doldurulmazmış.




Davul bile dengi dengine demişler, o zaman bu denkliğin içinde engel nereye oturuyor?

Diyor ya şarkıda sayfalarında adın nasıl meşhur ama yüreğinde şüpheyim.

Bu aşklar, bu isimler arkadaşlar arasında meşhurdur.

Bazen esas kişi en az bilen olur, herkes bilir o bilmez.

Ama yürekte o engel hissi hep durur.

Şarkıda dediği gibi hep şüphe…

Bu engelin sonu ne olacak…


Bu şarkıda ellerimle gülümü bahçenden kopardım oluyor. Yakıştım sandım resmine sense sevdikçe kanardın. Burada engel dikenler, o gülün o resme belki de tam uymaması…


Sonra da umuda geçiyor.


“Solma ne olur,

Belli mi olur,

Kader kavuşur sonunda…”


Hikayelerin sonu mutlu ya da mutsuz bitse bile onların yaşanmasını sağlayan bu inanç işte.


“ Belli mi olur,

Bir kara düşün pembesi büyür de solunda…”


Kader konuşur sonunda…


Engel aşılır …


“ Bir kadın sevmiyorsa seviyorum demez zaten, sevdiği halde sevmiyorum dediği olmuştur ama, orasını düşünme sen.” Geçen okudum bunu ah dedim ne kadar doğru. Gün olur içimiz başka söyler, bir gün başka davranır diler gün başka….

Çünkü bir gün kadere inanır, bir gün engele

Bir gün aşka inanır bir gün kanayan güle…


Ben çiçeklerimi zaten hep açmayacak diye sulamamış biriyim.

Engelleri hep aşktan üstün görmüş.

Çiçeği başka bahçelere de bırakmak istememiş.

Demiş ya Nietzche " çöl çoğalır vay haline içinde çöller saklayanın."

Sonunda buna dönmüş biri.





Ama sen öyle bir solma dedin ki…

Ben de


“ Yıllara baktım önümden

 Akıyor da  ben dur gibiyim…”


Ve bu sefer dedim bu sefer engele değil aşka inanacağım.

Belli mi olur?

Bir kara taşın tövbesi büyür de solumda...



En sonunda engel bizden üstün çıktı.

Ellerimiz kollarımız bağlandı.

Ama biliyorum ki seni “sevdiğim kadar kırmadım.” Bu sefer bunu yapmadım.


Engel bizi ayırana kadar gülünün kokusunu içime çektim.

Yaşadım.

Gittiği yere kadar.

Sonunda tereddütsüz yaşanmış bir hikayem oldu.

İçimden geldiği gibi.

Şimdi yoksun.

Olsun.

İçimde sakladığım çöle yağmurlar yağdırdın.

Gülümü bahçende açtırdın.

Hamdolsun,

Şükürler olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder