9 Ekim 2013 Çarşamba

içime işlerken farkına varmamışım

Şimdi oturup eski bi ilişkiye bakmak gerektiğinde- hani bazen arkadaş kalınır ama kalınmak istenmez- onun doğum günüdür mesela, kutlamak gerekir.Kutlasan artık o hayatla da o adamla da bağların kopmuştur bir kez, yeniden yeniden o acıları zombileştirmenin alemi yok, ama aramazsan sanki çok kötü bir insan konumuna düşeceksin.
sonra durup dururken aklıma sevdanın bu şarkısı geldi. içime işlerken farkına varmamışım, sana bittiğimden kendime kalmamışım. İnsan yaşarken bir ilişkinin ne kadar tüketebileceğini çok fark etmeyebiliyor. Sanki mutlusun gibi, çok ilgili gibi, daha iyisi olamaz gibi...Ama aslında hep gibi, hiçbir şey aslında öyle değil. Bir gün  başka biri size başka bir şey yaşattığında kafanıza düşen yıldırımlar vardır. İçime işlerken....Ben sevgililik böyle olurdum sanırdım dedirten anlar. Kafanızın dünyada yeniden kurulduğunu görürsünüz, acıyla, içinizde bazı şeyler o zaman biter ve garip artık hesabı sorulamayacak öfkeler yeşerir onun yerinde.
Sonra haketmeyen insanlara başkalarının hak etmiş olduğu  gibi davrandığınız olur. Sanki o size hiç ihtiyacı yokmuş gibi gözüküp sizi tüketen adam gibi sanırsınız onu. Zaten ilişkiler hep bir "gibi"likleri normal sanmayla fiyaskolaşıyor.O adamı da yok yere incittiğinizi fark ettiğinizde "kendime kalmamışım " diyorsunuz işte. Özgün eylemlerden ve tepkilerden yoksun kalmış, birilerini bazen de kendinizi başkaları sanmış...
"hazmedemem ben böyle severken huzuru yitirmeler"....sanırım şarkıcı pek amaçlamamış ama bence bu söz işte tam bu noktaya değiniyor. kalkıp hiç değmeyecek geçmişler için değerli bir huzuru yitirme korkusunda yaşamak, hiç fark etmeden.. Hazmedilmemeli zaten...

3 Ekim 2013 Perşembe

Acının Ertesi

"beni bugün ya da acının ertesi yaşatacak gücü arıyorum"
Bu bir Serdar Ortaç Şarkısı, Seslendiren de Ebru Polat, denk geldiğim yer Youtube Mix'i

Bu şarkı ilk bakışta içindeki o Serdar Ortaç varlığını içindeki bir yerlerden andırıyor. Ama vurucu bir cümle bekleyerek dinlemedim. Şimdi ne demeye bugün ya da acının ertesi demiş ki, bugün ve acının ertesi değil mi asıl gereken. " yanına gelemiyor, sana dokunamıyor, buna inanamıyorum." şarkının bir de bu kısmını hatırlıyorum, işime en çok geldiğinden olsa gerek. Çoğumuz hep acıya yoğunlaşmış ya da bugünü kurtarmaya çalışmış, çok azımızsa yarının acıları olmasın diye bugünden önlemler almışız. Ama bu şarkı diyor ki, acının ertesi yaşayacak güç...İşte bu hep bi kör nokta. Sana dokunamıyorum, yanına gelemiyorum diyor...ne demeye..Sonrasında acı var. Ben o acıyı da çekerim de sonrasındaki ben olmak için bu benden vazgeçmeye değer mi? Her tecrübe de körü körüne yaşanmıyor ki... Eğer acı bir yemekse kimimiz azar azar ömür boyu yemeyi seçiyoruz, küçük inkarlarla...Kimimiz de birden boğulup, yumulup, durmadan içip...enkazdan başka biri olarak çıkıyoruz. Hangisi iyi bir fikrim var, ama kendim için. Sizin için hangisi iyi mümkünse siz benden daha iyi bilin. 
Bir de hep gözden kaçan şu var acının ertesinde..Onun için  onunla ilgisi olmayan şeylerden vazgeçişlerimizi  asla ne onunlayken ne de onun acısındayken anlayamıyoruz. Bu ancak insan azıcık kafasını toplayıp, şöyle bir önüne bakıp, planlar yapmaya başladığında önüne çıkıyor. Bu planlar için geçmişte ne yaptın..İşte bu... Beni bugün ya da acının ertesi yaşatacak gücü arıyorum. zaten ben o acıları çok çektim, gene çekerim, o güç bir yerden bulunur, güçlü olmasan da olur bi şekilde..ama bugün ya da acının ertesi?