3 Eylül 2018 Pazartesi
Aleyna Tilki Klipleri (Yalnız Çiçek-Dipsiz Kuyum)
Klipler Genelde:
Ağır çekim sahneler, yavaş yavaş yüze yaklaş...
Ayaklardan başlayarak arkadaki manzarayı çek, mümkünse sahilde olsun...
Boş boş, uzaklara bakarak düşünen yabancı manken...
Hep rajon, hep şekil...
Yatak odasında düşünen sanatçı, sahneye giren esas/kız oğlan sonra kavga...
Dans, müzik, disko- Sahneye yavaş yavaş karanlık bir yoldan yürüyen şarkıcı...
Burak Kut Tahtalara Vur şarkısından beri aynı, belki daha eski.
Gerçekten bıkmadık mı?
Aleyna Tilki'nin klipleri bütün bu klişeler içinde cidden devrim. Hem de bütün o yorumlara rağmen devrim. Bu yorumlar aşağıdaki karikatürün neden yaratıcılık gelişmiyora birebir oturan hali gibi.
Aleyna'nın kliplerinden kendi anladığım şeyleri, onun amacı ne bilmiyorum tabii ben şarkıları ile kliplerini alakasız bulmuyorum, önce neden sevdiğimiz, neden izlediğimiz üzerine biraz gitmek istiyorum.
Aleyna Tilki dinleyen seven bütün arkadaşlarım bunu resmen bir sırrını ifşa eder gibi söylüyor. Ama bir bakıma bu kadar dinlenme oranı, bu kadar çok izlenme neden?
Aleyna Korkmuyor. Kendisi olmaktan korkmuyor. Anlatması biraz zor ama bazen aşık olduğunuzun size aşık olmadığı ama etrafınızda sizin hoşlanmadığınız bir çok kişi olur, ya da etrafınızdan bundan şikayet eden kişiler görürsünüz. Bu durum takıntı ve korkunun bir arada geldiği durumlarda oluyor bence en çok. Karşınızdaki kişiyi daha tam tanımadan idealize ettiğinizde, onu değil fikrini sevmiş oluyorsunuz. Ve devamında onu kaybetme korkusu ile kendinizi olduğu gibi gösteremiyorsunuz, eylemlerin hepsi korkudan besleniyor. Bu da gerçek aşkın oluşmasına zemin hazırlayacak o akışın oluşmasına engel oluyor. Ama o kaybetmekten korkmadığınız, aşık olmadığınız kişilere kendinizi olduğunuz gibi gösterebildiğiniz için sizi seviyorlar.
Aleyna Tilki bu anlamda kendi olmaya korkmadığı için kalbimizi çalıyor. Aleyna Tilki sesinin güzel olduğundan emin, klibi efsane bir klip olmasa da o Aleyna'nın klibi. Klibini seviyor. Mükemmel olmasına gerek yok, özgün, o. Onun yanında diğer klipler sevgili yapmak için taktik kasmak gibi duruyor, işe yarayacağını bildiğin numaralar, küçük hesaplar. O yüzden Aleyna kadar etkilemiyor, konuşulmuyor, izlenmiyor.
Kliplerin havası biraz Tim Burton, Federico Fellini, Wojciech Has gibi sembolik, sürreal öğeler kullanan yönetmenleri havası var diyerek kendimce ne anladığım kısmına gelebilirim.
Yalnız Çiçek
O derin uçurumlarda açan
Dikeni zehirli yalnız çiçek
Suç olur muydu seni bir kez koklayıp ölmek
Şarkının başında Aleyna'yı uçurum kenarında görüyoruz, yalnız ama henüz zehirli değil sanırım, ya da zehrinin farkında değil, ama sararıp soluyor gibi görünüyor.
Fırtına alsam kırsam dikenini
Yüreğimle dokünsam çiçeğine
Bu inat bu dik bakış neden gözlerime
Burada kendilerini kaçıranların Aleyna'ya bunu söylediklerini düşünün, yani zehirli çiçek Aleyna ve onu kaçıranlar dikenini kırıyor gibi. İnatçı olup dik dik bakan da Aleyna'nın kendisi.
Kendini bırak bırak artık benim cennetime...
Sanırım küvetli sahnelerin çekildiği yer de o cennet oluyor. Aleyna'yı kaçırıp o cennete götürüyorlar. Ki Aleyna o kuvetli odaya ilk götürüldüğünde biraz korkmuş oluyor ve ikinci kısma girdiğinde artık cennete alışmış oluyor.
Ayrı iklimsin ne çare
Ben sana vurgun bi çare
Sarardım soldum hasretinle
Sonra Aleyna da onlardan oluyor, göz makyajı değişiyor, ve ayrı iklimden olan sevdiği çocuğu, ki gözlerinden farkı anlıyoruz, kaçırmaları için arkadaşlarını çağırıyor.
Ayrı iklimsin apayrı
Sert soğuk mağrur sevdalı
Kavrulup yanarım ben yine...
Karakterlerin giyim ve makyajlarındaki abartının çok fazla anlamı olabilir. Testere filminden, Oz büyücüsüne birçok yere gönderme var gibi, hatta onların da dışına çıkıp başka bir şey ortaya koymuş. Onun için cidden referanslara hakim olmak gerek.
Pembeler, donatlar, makarnalar, pizzalar... Bence bunlar klibi ağırlıktan kurtaran şeyler, yani hafif ve izlenir yapıyor, sıkılmayı engelliyor. Bir de onlar Aleyna tarzının özgün detaylarını oluşturuyor.
Dipsiz Kuyu da bir kuyu sahnesi ile açılıyor, şarkıların başlangıçlarının isimleri ile müsemma olduğu söylenebilir buradan.
Şarkı bana çok olağan bir şeyin çok parlatılarak anlatılması gibi geldi. Disko ve tuvalet. Gerçekten ikisi o kadar yan yana ki. Sanki biri diğerinin öbür yüzü gibi. Diskoda ye iç eğlen dağıt..tuvalette ağla, kus.
Şarkının arabesk ruhu ile de çok örtüşüyor bence. Ayrıca arabesk çok biziz aslında ama onu disko ile birleştirmek kolay bir şey değildi, ve bence Aleyna bunu da kotarmış gibi görünüyor. Evet şarkı arabesk ama parıltılı kusmak gibi.. Bildiğimiz arabesk değiil.
Misafir çocuğu gibiydin
Geldin dağıttın gittin
Bu da yemek sahneleri ile ne kadar uyumlu. Şarkının anonim kısmı bu diye okudum. Her şey dağılıp gidiyor. Aklıma Amy Winehouse'un "senin için mutfakta yerde oturup ağladım" sözü geldi. Kimse de tabii bir akşam yemeğinin, özenle hazırlanmış o kadar kötü geçmesini beklemiyor. Belki bir bakıma da o yüzden kırık.
Ben her gün kokunu öperdim
Yazıp sustuğum sendin
Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez
Kaderin izin vermediğine şansın gücü yetmez
Düşmeye doyamadığım dipsiz kuyumdun
Kırılan hayallerimin başrolü oldun: O kırılan beyaz heykel de sanırım hayalleri temsil ediyor, zincirle bağlanmışlar o hayale ama parçalanıp gidiyor. Zincirler kalsa bile.
Lavabodaki bebek, dipsiz kuyuya düşmeyi simgelemiyor mu? Lavabodaki ayna da kırık hem.
Seni affedecek yollar bulmaktan yoruldum
Seni ben gibi kim sever sanıyorsun?
O zincirler, ben gibi öyle bağlı kim sever, hem aynanın hem heykelin kırılması da herhalde affedecek yollar bulunsa da sürekli kırılmayı temsil ediyor olabilir.
Bunların hiçbiri de olmayabilir tabii. Bunlar benim anlamlandırdıklarım. Sonuçta Aleyna'da büyüdükçe kendi tarzını daha bulacak ve kelimelerle de anlatacaktır. Şu an daha çok kendi yolunu bulmaya çalışıp, yeni şeyler deniyor muhtemelen. Yolu açık olsun.
26 Mayıs 2018 Cumartesi
Sevdanın (Şanssız) Yolları
Gidilebilecek çok fazla yol yok aslında.
Sevginin yolu da sevgisizliğin yolu da nihayetinde düş kırıklarıyla dolu olabiliyor.
Düş kırıklığının en kötü tarafı, sadece yaşamaktan değil yaşamamaktan da olmasında.
Ünlü bir replik üzerinden gidersek "Harika aşk ile doğru aşk arasında bir fark var".
Gidilebilecek birinci yolda doğru aşk arzusu var.
Bazıları için sevdanın yolu, o doğru kişiyi beklemek, o doğru kişi ile karşılaşıp her şeyin olabilecek en iyi haliyle geçmesini ummak.
Beyaz atlı prensler, kendilerini anlayacak, çocuklarını doğuracak kadınlar.
Tabii doğru kişi beklenirken, kimsenin o hayale uymayıp sürekli elenmesi. Kimsenin "o" doğru kişi olmaması.
Bu yol 25 yaş civarından sonra eğer beklenen doğru kişi hala gelmediyse, sonsuza kadar çıkılan merdivenler gibi hissettirmeye başlıyor.
O doğru kişi olabilecekler artık daha da doğru hissettirmemeye başlıyor.
Kusurlar
Kusurlar
Kusurlar
Hiçkimse kalbinizi teslim edeceğiniz kadar güvenilir ya da doğru gelmemekle beraber artık siz de aramaktan yorulmuş oluyorsunuz.
Ve sonra "an gelir/
paldır küldür yıkılır bulutlar"
Görülen o ki sizi kimse beklemememiştir.
O doğru adamı görseniz bile, o birçok şey yaşamış sizin beklentileriniz onun için ütopik efsaneler haline gelmiştir.
Artık beklemek bildiğiniz en iyi şeyden bildiğiniz tek şeye dönüşmüş ve doğru kişiye dokunmak için ellerinizle kırıp geçmeniz gereken ve canınızın yanmasından korktuğunuz bir cam oluşmuştur.
Aleyna Tilki- Yalnız Çiçek
Artık doğru kişi "ayrı iklimin" insanı olduğundan aynı zamanda hem hasretinden sararıp solduğunuzun hem de kabuğunuzdan çıkma korkunuzun adı olmuştur.
Sürekli yolda olmanın yorgunluğu içinizi sızlatır.
Gidilebilecek diğer yol "harika aşkın" yoludur.
Hislerin peşinden giderek, inanarak.
Birinin gözünün içinde durmanın,
Mesaj beklemenin
Köşe başı buluşmaların
Rüyalarda görmenin
Her şey güzel olacak hayallerinin yolu
Lana Del rey-Video Games
"It's you, it's you it's all for you
Everything I do
Tell me all the time
Heaven is a place on earth with you"
"I like the gap between your teeth"
Gıdıklamanın bile, gülmenin bile bir süre sonra nefessiz bırakıp acı verdiği düşünüldüğünde mutlu aşklar da bazen hep mutlu gitmez. Doğası gereği.
Şansa bağlı durulabilecek yollarda yaşanmış acılar da yok değildir.
Benim gördüğüm, aldatmalar, terk etmeler, alkol-şiddet sarmalı, metresler...
Bazıları şanslı oluyor ya da acı verse de o yolun orasında kalmaya devam ediyor. Bu yazı şanssızlar ve yola devam edenler üzerine. Kırıklarıyla beraber.
Sertab Erener- Aşk Ölmez
"Hatalar, yeminler,
Bitişler, başlangıçlar,
Yalanlar, suskunluklar,
Kıskançlıklar, terk edişler,
Pişmanlıklar, yalvarışlar.."
Kırıklarıyla devam edenler. Yeniden inanıp vazgeçmiyor bazen.
Bazen yüzlerinde "ben bu filmi daha önce seyretmiştim" ifadesi.
Bu da başka türlü yoruyor.
Artık kimseye kendini anlatmak istemediğin,
Kimsenin çayı kaç şekerli içtiğini öğrenmek istemediğin bir noktaya geliyorsun.
Kesiklerden ve kırıklardan yürüyemeyebiliyorsun. Ya da büyük aşkların gerisinde bir boşluk kalıyor ki yürütmüyor.
Şairin dediği gibi
"Bir gün gelir o boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran sizin eksilmenizdir
Gün gelir bir gün başka bir mevsim,
başka bir takvim başka bir ilişkide o eski ağrı geri teper
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmişsinizdir. "
Bu yolun sonun da artık inanmanın fikri bile yorar. Yeniden sevmek dilinizin ucuna gelen ama asla söyleyemediğiniz bir şarkı gibidir.
Belki de en zoru artık sevememektir.
Dalgakıran Şarkısında geçtiği gibi
Eylem Aktaş-Dalgakıran
"Aşk herkesi kırar biraz, eksilmesin acısı şükret."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)