8 Ekim 2019 Salı

Hatıram Olsun




Bu bloğu ilk açtığımda şarkılarda anlamını çok sonradan kavradığım sözler üzerine çok yazı yazdım ama ne zamandır böyle bir his gelmiyordu.

Geçen fikirlerine çok güvendiğim biriyle kahve içiyoruz, konu birine geldi.

-O kız dışardan çok sert görünüyor ama o çok duygusal ve çok hassas dedi.

Hakkında konuşulan kişiyi biraz samimiyetsiz bulduğumdan çok onaylayasım gelmedi, olabilir deyip geçtim, çok öyle hevesle devamını getirmedim. Anlatıcının sözüne güvenimle gördüklerim arasında kaldım.

Sonra evde tuvalet aynasını temizlerken o kahve içme anına geri döndüm ve bu sefer o kahve içme anını kafamda bir daha yaşadım.
Ben dedim onun aslında duygusal ve hassas biri olduğunu tahmin ediyordum, görmüyordum ama ediyordum. Çünkü midesi çok sorunlu, saçları yaşına göre çok beyaz ve kazandığından çok para harcıyor.
Mide en çok stresten kötü olur derler bazen sevgi açlığından eğer ki antibiyotikten yanlış ilaçtan kötü olmuşsa birinin midesi bunu hemen anlatır. Saçları genetik olarak erken beyazlayanlar da bunu hemen belirtme ihtiyacı hisseder, ama ondan böyle bir şey duymadım. Paraya gelince, zamanını istediği kadar kaliteli geçiremeyenlerin para ile o zamanı ve zevki ikame etmeye çalıştıkları son zamanlarda çok duyduğumuz bir şey.
Evet dışardan çok samimiyetsiz, çok öğrenilmiş ve bu bencil ve çıkarcı bir insan hissi veriyor. Ama dışardan görünen bu sahte sevecenliğin ve ifadesiz yüzün içinde başka bir evrenin izleri nasıl aranmalı?

Ben de dışardan odun ve matematik görünüyorum ama benim bir tarafım gerçekten odun ve matematik. O yüzden benimki samimi. O yüzden ben çok rahat uyuyorum, midem sağlam. Çünkü ben içeri ve dışarı arasında bir samimiyet boşluğu bırakmıyorum.
Ama o öyle değil.
Olumlu görünen özellikler insanların kişilikleri için zayıf referans noktaları çünkü kolaylıkla rol olarak oynanabilir. Kibarlık, gülümsemeler, yârdim her şeyin sahtesi, köprüyü geçene kadar ayıya dayı denmesi mümkündür.

Ama olumsuz özellikler, zaaflar fake edilemez. Çünkü durduk yere sinirlenemezsiniz, rol icabı saçlarınızı beyazlatamazsınız.

Bana hep çok kızarlar, ben mutsuzsam herkes mutsuz olsun der gibi suratım asık oturuyorum diye.  Bazen otururken şak diye kendi iç dünyama dönmek isterim. Aklımdan geçeni söylerim. Ben içimden geldiği gibi yaşayamadığım ortamlarda korkunç karın ağrıları çekerim. Oturamam. Mahvolurum. O yüzden bu samimiyetsiz ve resmi diyalogların olduğu yerlerde çok zorlanırım.
Ama bu sürekli uykularından uyanan, mide ağrılarıyla kıvranan, egzaması olan insanları şöyle görürüm, kendi zırhlarının ağırlığı altında eziliyorlar. Benim kabuğum da benim parçam ama sizinki giydirilmiş, öğrenilmiş o yüzden samimiyetsiz duruyor ve en çok sizi mahvediyor. O ağır zırhla hareket etmeye çalışmak kabukla yaşamaktan daha zor, bir de kabuğun da kendine ait doğası anlaşılıp yok edilebilir ama zırh içerden kontrol edildiği için daha bilinmez olduğundan belki daha iyi bir koruyucudur.

Peki ben şarkıya nasıl geldim, trip atmak ve sitem etmek diye düşündüm seni seviyorum demenin güzel yollarından. Çünkü sitem de sevginin bir çeşit beklentisi, sevdiğini göstermenin fake edilemeyecek bir yolu. Bazen birini kaybetmek istemediğimizde ona sitem etmeyiz çünkü kaybetmekten korkarız ama bu trip atmayış içimizde hınç duygusuna yol açarak bazen ilişkiyi içerden öldürür çünkü arada samimiyet boşlukları bırakır ve araya bir zırh girer. Bir de bu karşıdakinin sevgisine güvenmemektir.

Bülent Ersoy  (ben ondan seviyorum ama şarkı aslında Coşkun Sabah’ın) da o kadar o güzel anlatmış ki şarkıda, sen de mutluluklar var sende hatıralar var sana sitem ettiysem sitem sevgiden doğar. Şarkının neredeyse tamamında karşıdaki kişiye olan sevgisini, mutluluğunu anlatıyor, devamında da bir tane olumsuz bir şey. Kaybetme korkusu ne zor duygu, insan dinlerken anlıyor.


Sende hatıralar var
Sende mutluluklar var
Sana sitem ettiysem
Sitem sevgiden doğar