12 Şubat 2014 Çarşamba

Müziksiyenler

bugün metroyla aşti'den kurtuluş'a giderken benimle birlikte, en büyüğü 12-13 en küçüğü 2-3 yaşlarında 6-7 roman çocuk ve iki roman kadın bindi. oturdum. karşıma oturdular, yanıma oturdular. çocuklar civciv gibiydi: tren kalkıyor onlar bi yana, tren duruyor onlar öbür yana. oturuyorlar, kalkıyorlar, oynuyorlar, eğleniyorlardı. haliyle elleri kolları da başka insanlara değiyor, düşmemek için onlara tutunuyorlardı.

hiçbirinin üstünde doğru düzgün bir kıyafet yoktu. ayaklarında terlik. iki de battaniye o kadar.

bizim dilimizi konuşmuyorlardı.

etraftaki insanlar kaçacak delik aradı. birbirlerini ''çantana sahip ol'' diye uyardılar. dilenmedikleri halde biri çıkarıp para verdi. ''cık cık''ladılar. kınadılar. aşşağıladılar. (sessizce) hakaret ettiler. canon fotograf makinesiyle(büyük olanlardan) soytarının birinin çocukların fotografını çekmediği kalmıştı bir: ''biz çamur içinde yaşan domuzları sevmeyiz, ama sen çok sevimlisin küçük domuzcuk. kameraya gülümse de sirk hayvanı sanmasınlar seni''

ve ben bu sirki dokuz durak boyunca, elimde patlamış mısır ve kolamla evet sadece seyrettim.

öyle ya; oyuncu, hiçbir zaman oyunun kendisinden büyük olmamalıdır.


Yazan: Comanche