hala haber bekliyorum senden, yazık bir şey gelmiyor elden.. bu şarkılar şifa duaları, bu şarkılar yıkar duvarları..
yanıldığını anlamanın aydınlatıcılığı hiç bir şeyde yok...
aslında yazılabilecek çok şey var gibi ama hiçbiri şu anki duygularımı tutmadığından oturup Mabel Matiz'den bahsetmek istiyorum.
Günlerdir şarkılarını dinliyorum.Hele bu yazdığım neredeyse tükenmeden çalsın istiyorum. bir kaç şarkısı daha var, mesela Söylese O Ben Söyleyememi...sonra oturup Ekşi Sözlük'te hakkında yazılanlara baktım. tanıyan birilerinin yazılarını aradım.sessiz biriymiş, devlet yurdunda kalmış..istediğinin peşinden gitmiş..ve almış. ama bunun ötesinde kendini seven insanlara değer vermiş ki hakaret edenleri çıkarıp atmış hemen. ilk defa Yıldız Tilbe'yi benim kadar seven birini gördüm. Buket Uzuner'in Kumral Ada Mavi Tuna'sını da sevmiş... O kitabı okuması için dershanedeki üst sınıftaki yakışıklı çocuğa vermiştim 10 sene once, çok sevmişti bu kitabı..
Şarkılarındaki duyguyu karşı tarafa geçirebildiğine şiddetle katılıyorum. hatta bunu okumadan evvel de düşünmüştüm de ekşide görünce evet dedim bir tek ben böyle düşünmüyorum.
Aynı acıyı tanıyormuş gibi.unutulmak ve unutmak üzerine çok kafa yormuş gibi.
Ama Aşk Yok Olmaktır şarkısının klibindeki eğlenebilen halini de sevdim, Twitter'daki halleriyle çok uyumlu orada..
Belki şarkılarının bu kadar tekrar tekrar dinlenmek istemesinin sebebi çok alışık olmadığımız derinlikte bir sesi olması ve müziğin de sesle aynı ölçüde ön planda olması..insanın kafasında tamamlaması o kadar zor ki adeta dinlemiyoruz da kokluyoruz..
yalnızlıktan geliyor sanki. ama kendiyle eğlenebilen bir yalnızlıktan..